|
|
|
|
POWERED BY PAŞABABA Seyit koç |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
SİVASINNERESİNDEN |
|
|
|
|
|
SİVAS GURBETÇİLERİ
DÖRTYOL’DAKİ
SİVASLILARA BİR (BAKIŞ
Sivas,1071’de Malazgirt Zaferi ileTürk’ün vatan bellediği, topraklarında yaşayanların huzur bulduğu, yüzyıllar
boyunca sevginin, hoşgörünün
hakim olduğu bir yerdir.
Sivas, milli mücadelenin başlangıç noktasıdır.
Sivas, tarih ve kültür hazinesidir.
Sivas, Pir Sultan Abdal’ı
Âşık Veysel’i, Âşık Ruhsati’yi
ve bir çok bürokrat yetiştiren,
bu millete sevdiren âşıklar diyarı,
Anadolu kültürünün merkezi, yiğitler
otağı, birlik-beraberlik ve kardeşlik
duygularının her zaman en üst düzeyde
olduğu ilimizdir.
Sivas’ın ve ilçe insanlarının genellikle
geçim kaynakları tarım, hayvancılık,
ticaret, sanayi ve madenciliktir.
Sivas insanlarının çoğunluğu okumaya
önem verip, sosyal, kültürel,ve bir çok
mesleklerde kendilerini yetiştirmiştir.
İş imkânları yetersiz, tarım toprakları
verimsiz olduğu için Sivas ili ve ilçeleri
dışarıya çok göç vermektedir. Büyük çaptaçok fazla iş adamı yetişmemesinerağmen
Sivas önemli oranda iş adamçıkartmıştır.
Sivas’ın, kırsal ağırlığı fazla olan ve iş
imkânlarının belirli sınırlar içinde
bulunduğu bir kent olması dolayısıyla,
burada yetişen insanlar gurbete çıkmayı
tercih etmişler. Sivas insanının gurbete
çıkışının asıl nedeni iş arayışıdır.
Bu sebeple Türkiye’nin ve Avrupa’nın
pek çok yerine göç etmişlerdir.
Sivaslılar Türkiye’nin bir çok illerine
dağılarak iş imkanı bulmuştur..
Bu iller arasında en çok yoğunluk olarak
İstanbul, Ankara, İzmir, Kayseri, Adana,
Hatay illeri bulunmaktadır.
Sivaslılar, Hatay’ın genellikleİskenderun,
Dörtyol, Erzin ve Payas’da çoğunluk olarakbulunmaktadırlar. Bu ilçelere gelen insanlar
Demir çelik işçisi, ticaret esnafı ve memur olarak çalışarak geçimini sağlamaktadırlar.Sivas’ın yaklaşık 8 milyon insanını gurbete
yolladığı tahmin ediliyor. Aralarında bakanların, milletvekillerinin, iş adamlarının ve sporcuların bulunduğu
milyonlarca Sivaslı, gurbete çıkışlarını
“Medeniyet bize gelmedi, biz medeniyete gittik” diyerek özetliyor.
Hatay ve ilçelerinde yaşayan
Sivaslıların çoğunun geçim durumları çok iyi olup, buralarda mülk edinerek
yerleşmişlerdir. Birçok hemşerilerimiz Nüfus kayıtlarını bulundukları
ilçelere aldırmışlardır.
Hatay ve ilçelerinde çalışan
Sivaslı hemşerilerimiz,
memlekette iş imkânının az olması,
kış ikliminin uzun sürmesi
ve çok soğuk olması nedeniyle
emekli olduktan sonra çok az
hemşerilerimiz memlekete dönmekte,
çoğunluğu ise bulunduğu yerde
kalmayı tercih etmişlerdir.
Bir çok hemşerilerimiz memleketle
ilişiğini kesmeyip diyaloglarını
sürdürüp yazları akraba ziyaretine
giderek memlekette kalmaktadırlar.
Biz gurbetçi olduk ama kültürümüzden
de bir şey kaybetmedik. Çocuklarımız
Sivas kültürüyle yetişti. Sivas insanı
kanaatkârdır, hiçbir zaman devletine
isyan etmemiş, her zaman devletinin
yanında yer almış
üretken bir toplum olmuştur.
Sivaslıların sanata yatkınlığı vardır.
Sivaslı sazı-sözü seven insandır.
Sivaslı gurbete taşınmış, kısmetini
oralarda aramış. Memlekete, haber
gönderip haber alması gerektiğinde
de türkülere sığınmış. Sılasına dönen
Sivaslı ise bıraktığı bir çok değeri
bulamamanın hüznünü yine türkülere
yansıtmış. Türkülerimiz, gelenek ve
göreneklerimiz bizleri bir arada
tutan bir harçtır.”
Sivaslı gurbette dayanışmayı sağlamak
için dernekler kurmuş ve ilişkilerini
sürekli sıcak tutmuştur.
Yaklaşık 600 kişilik bir nüfussu olduğu
düşünülen hemşerilerimiz bu amaçla
Dörtyol dada Dörtyol Sivaslılar
yardımlaşma ve dayanışma derneği
kurulmuşlardır. Dernek Merkez
Camiinin karşısında faaliyettedir.
Tüm Sivaslı hemşerilerime saygılar
sunar sağlık ve mutluluklar dilerim.
Abdullah ARSLANA
TEŞEKKÜRLER
|
|
|
|
|
|
Şehrin ismi kentin antik dönemdeki
adı olan Sebastia sözcüğünün
evrimleşerek türkçeleşmesiyle
bugünkü halini almıştır. Sebastia
ismi de yunancada 'saygıdeger,
yüce' anlamına gelir ki, Latince
Augustus'un yunanca karşılığıdır.
Bu da pontuslar tarafından kurulan
kentin Roma İmparatoru Augustus
onuruna onun ismiyle adlandırıldığına
delalet eder.
Halk arasindaki rivâyetlere göre ise
Sivas kurulmadan önce ulu ağaçlar
altında kaynayan üç pınar varmış.
Bu pınar Tanrıya şükür, ana ve babaya
minnet ve küçüklere şefkat duygularını
ifâde edermiş. Bu üç pınara “Sipas
Suyu” denirmiş. Zamanla mukaddes
sayılan bu üç pınarın etrâfında küçük
bir yerleşim merkezi kurulmuş ve “
Sipas” ismi verilmiştir.
Diğer bir rivâyete göre ise Sivas ismi eski kavimlerden“Sibasipler”den gelmektedir.
Sivas ilk çağlarda Talavra, Megalapolis,
Karana ve Diyapolis isimleriyle anılmıştır.
Sivas ismi ile ilgili bir başka rivâyete göre
ise, kentin adı Farsçada “üç değirmen”
mânâsına gelen “Sebast” kelimesinden
gelmektedir; Sebast ismi zamanla
halk dilinde Sivas olarak yerleşmiştir.
Türkiye Plakalari
|
|
|
|
Sivas'ın bugünkü sınırları içerisinde
yer alan Hafik Gölü, Pılır Höyüğü,
Zara Tödürge Gölü kıyısındaki
Tepecik Höyüğü ile Kangal İlçesi
Çukurtarla ve Kavak Nahiyesi Höyük
değirmeninde Prehistorik buluntular
elde edilmiştir. Yıldızeli Argaz Höyük
ve çevresinde Kalkolitik çağ (maden
taş devri M.Ö.5000-3500) ile Tunç
devri (M.Ö.3000-1500) buluntuları
elde edilmiştir.
Sivas'ın yazılı tarihi M.Ö.2000 yılı
başlarında Hititlerle başlamakta
olup, merkez Tatlıcak Köyü ile
Uzuntepe köylerinde bulunan
höyük ve Gürün Şuğul Vadisindeki
Hititçe yazılar başlıca Hitit yerleşim
alanlarıdır. Balkanlar üzerinden
Anadolu'ya gelen Friglerin
Hititleri ortadan kaldırmaları
sonucu Sivas'ta Frig yerleşimi
Hitit yerleşim alanlarının üst katlarında
görülmektedir. Lidyalılar zamanındaki
meşhur Kral Yolu da
Sivas'tan geçmektedir.
Anadolu'daki Pers egemenliğinden
sonra kurulan şehir devletlerinin
zamanla Roma İmparatorluğuna
bağlandığı, önemli yol kavşağı
üzerinde bulunan şimdiki şehir
merkezinin iskan edildiği ve
Sebasteia adını aldığı bilinmektedir.
Bu ad, rivayete göre Pontus Kralı
Polemonos'un karısı Pitodoris'ce
verilmiş ve Roma İmparatoru
Augustus'a ithaf edilmiştir.
Roma İmparatorluğu hakimiyetine
giren şehir, 395'te Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğuna ayrılan topraklar içerisinde kaldı.1059'da Anadolu'ya giren
Türkmen güçleri ve 1064'te
Alparslan'ın önünden kaçan
Selçuklu şehzadesi Elbasan
Sivas yöresinde kısa süre hakimiyet
sağlamışsa da, bölgenin
Türk egemenliğine girmesi
1071 Malazgirt Zaferinden sonra
gerçekleşti. Kısa bir süre Selçuklu
hakimiyetinde kalan Sivas'ta 1075'te
Danişmend Beyliği kuruldu. Danişmend
Beyliğinin taht kavgaları ile
zayıf düşmesinden sonra Anadolu
Selçuklularını yeniden
birleştiren I.Mesud, 1152'de Sivas'ı
ele geçirdi. Bizanslıların da karıştığı
taht ve egemenlik kavgaları sırasında
Anadolu Selçukluları ile Danişmendliler
arasında sürekli el değiştiren
Sivas, 1175'te II.Kılıçarslan tarafından
kesin olarak Selçuklulara bağlandı.
Daha sonra İzzeddin Keykavus
Sivas'ı başkent yapmış, uzun müddet
Sivas'ta kalarak günden güne genişleyen
Sivas Şehri mamur edilmiş
ve 1217 yılında Şifaiye Medresesini
yaptırmıştır. İlim adamlarını
Sivas'ta toplayarak şehri büyük bir
ilim merkezi haline getirmiştir.
İzzeddin Keykavus'un türbesi,
yaptırdığı medrese içinde bulunmaktadır.
1220 Yılında İzzeddin Keykavus
ölünce yerine I. Alaeddin Keykubat
hükümdar oldu. Bu dönem Anadolu
Selçuklularının en parlak dönemi oldu.
Moğol istilasını dikkatle izleyen ve
önlemler almaya çalışan sultan
1224'de Sivas'ı surlarla çevirerek
korunaklı duruma getirdi. Yerine
geçen II.Gıyasettin Keyhüsrev'in
kötü yönetimi sırasında sıkıntı
çeken halk,
1240 yıllarında ayaklanarak
Sivas'ı yağmaladı. Selçuklu
askerlerinin sivilleri sindirmek için
seferber olduğunu gören Moğollar
Anadolu'yu ele geçirmek üzere
harekete geçtiler.
Gıyasettin Keyhüsrev'i 1243'te Kösedağı
Savaşında yenilgiye uğratan
Moğol güçleri, Sivas'ı işgal ettiler.
Moğollara bağımlı duruma gelen
Selçukluları, bir süre de
Moğollar tarafından kurulan İlhanlı
devleti ile idare etti. Sivas ili bu dönemlerde
büyük bir gelişme göstererek
önemli bir ticaret ve bilim kenti olmuştur.
Anadolu'da yarım asır kadar devam
eden İlhanlılar devrinde Vali
Demirtaş Sivas'a yerleşmiş ve
istiklalini ilan ederek Sivas'ta uzun
yıllar saltanatını sürdürmüştür.
Demirtaş'tan sonraki Sivas Valisi
sırayla, Alaeddin Eratna oğlu
Gıyasettin Mehmet, Alaeddin
Ali ve oğlu Mehmet Bey'dir.
Ali Bey'in ölümünden sonra
yerine geçen yedi yaşındaki
Mehmet Bey'i Kadı Burhaneddin
saltanatından uzaklaştırarak
Sivas'ta kendi adıyla anılan devletini
kurmuştur. Sivas'ı onarmak için de
birçok çabalar göstererek surların
etrafında hendekler kazdırılmış,
kaleleri tamir ettirilmiştir.
Akkoyunlu aşireti reisi Kara
Osman'la yaptığı muharebe sonunda
katledilmiş yerine oğlu
Alaeddin geçmiştir. Bu sırada
Timurlenk Anadolu'ya akınları
başlamıştır. Osmanlı padişahı
Yıldırım Beyazıt Amasya'yı almış
Sivas'a yaklaşmıştır. Güneyde
Karamanlıların baskısına
dayanamayan Alaeddin, şehri
Osmanlılara teslim etmiştir.
Bir davetle Sivas'ı teslim alan
Yıldırım Beyazıt, şehri vali olarak
tayin ettiği en büyük Şehzadesi
Emir Süleyman'a vermiştir.
Sivas Osmanlıların eline
geçtikten bir yıl sonra 1400 yılında
Timur'un istilasına uğramış,
bir süre sonra tekrar Osmanlı
hakimiyetine geçmiştir.
Sivas Osmanlı İmparatorluğu
döneminde eyalet merkezi haline
getirilerek Amasya, Çorum,
Tokat kısmi olarak Malatya ve
Kayseri illeri Sivas'a bağlı birer
sancak olmuştur. Evliya çelebi
Seyahatnamesi'nde belirtildiği gibi
Sivas zamanının en önemli
eyaletlerinden biridir (40 ilkokul,
1000 dükkan, 18 han, 40 kadar
çeşmesi olduğundan bahsedilir).
Sivas'a birçok vali atanmış, bunlar
içinde belki de ismi hiç unutulmayacak
olan Halil Rıfat Paşa'nın yaptırdığı yollar,
köprüler, hanlar ve konaklar halen halkın
hizmetindedir.
|
|
Sivas ilinin ilçeleri; Akıncılar, Altınyayla,
Divriği, Doğanşar, Geremek, Gölova,
Gürün, Hafik, İmralı, Kangal, Koyulhisar,
Suşehri, Şarkışlı, Ulaş, Yıldızeli ve Zara'dır.
Akıncılar : Sivas'a 210 km uzaklıktadır.
Önemli tarihi eserleri; Hatipoğlu Camii,
Bahattin Şeyh Türbesi, Yusuf Şeyh Türbesi,
Doğantepe ve Erence köylerinde Bizans
dönemine ait olduğu sanılan iki kaledir.
Altınyayla : Sivas'a 80 km. uzaklıktadır.
Önemli tarihi eserleri; Altınyayla Camiidir.
Divriği : Sivas'a karayolu ile 184 km,
demiryoluyla 179 km uzaklıktadır.
Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası
(ilçe merkezindedir ve UNESCO'nun
''Dünya Mirası'' listesinde yer almaktadır),
Divriği Kalesi ve Kale Camisi, Kesdoğan
Kalesi, edit Paşa Camii, Sitte Melik
Kümbeti, Nurettin Salih Kümbeti, Naip
(Gazezler) Kümbeti, Sinaniye Hatun Türbesi,
Ahi Yusuf Türbesi, Pamuk Han, Burma
Han, Mirçinge Hanı, Dipli Han, Aşağı Kilise,
Yukarı Kilise, Erşün Kilisesi, Odur Kilisesi,
Handere Köprüsü, Hüseyin Gazi Türbesi,
Seyit Baba Türbesi ve ahşap işçiliğinin
çok güzel örnekleriyle süslenmiş çok
sayıda konak görülmeye değer tarihi
eserlerdir.
Doğanşar : Sivas'a 95 km. uzaklıktadır.
Ulu Camii, Kale Camii, Uzunbelen
Hubyar Türbesi bu ilçededir.
Gemerek : Sivas'ın batısında yer
almaktadır. Sızır Kasabasında
Göksu Çayı üzerinde bulunan
Sızır Şelalesi doğal güzelliğe
sahiptir. Önemli tarihi eserleri;
Merkez Camii, İnkışla Cami,
İnkışla Hamzalı Cami, Çepni Cami,
Şahruh Köprüsü, Sızır Kasabasında
Eskiköy ören yeri, Karacaören ve
Dendeliz Ören yeri kalıntılarıdır.
Gölova : Sivas'a 198 km uzaklıktadır.
Gölova baraj gölü çevresi ve yaylalarıyla
doğal güzelliğe sahiptir. Çobanbaba Türbesi bulunmaktadır.
Gürün : Sivas'ın güneyinde yer
alamaktadır.İlçe merkezinde
Ulu Camii, Kilise, 50'ye yakın
suni mağara, Şuğul Vadisinde
de 3 mağara vardır. Kaletepe, Yılanlı, Taşlı,
Höyüklüyurt, Davul, İncesu,
Böğrüdelik höyükleri tarihi eser tescillidir.
Hafik : Sivas'a 37 km. uzaklıktadır.
Hafik Gölü, Lota Gölü, yaylaları ve
doğal güzelliği olan yerdir.
Önemli tarihi eserleri; Hükümet
Konağı, Tuzhisar Kilisesi'dir.
İmranlı : Sivas'a 106 km. uzaklıktadır.
Önemli tarihi eseri; Gogi Baba Türbesi?dir.
Kangal : Sivas'ın 86 km. güney-
doğusundadır. İlçeye 13 km. uzaklıkta,
Kavak Köyü mevkiinde bulunan
Balıklı Kaplıca sedef hastalığını
tedavi edici özelliği ile sağlık turizmi
açısından çok önemli bir yerdir.
Alacahan kasabasındaki Alacahan
Kervansarayı, Halil Rıfat Paşa Köprüsü,
Tekke Köyündeki Samut Baba Kümbeti
görülmeye tarihi eserlerdir. İlçede ayrıca
Meydan Cami, Kuşçu Köyü Cami,
Şeyh İbrahim El Aziz Cami,
Demiryurt Cami, Acısu Köprüsü,
Şeyh Merzuban Türbesi,
Pir Gökçe (Pir Göcek) Türbesi,
Demiryurt Mağaraları görülmeye
değer yerlerdir. İlçe sınırları içinde
Oyuklu Höyüğü, Lafçılar Ağılı Höyüğü,
Kültepe ve Tepecik Höyükleri vardır.
Koyulhisar : Sivas'a 180 km. uzaklıktadır.
Eğriçimen, Kengercik,Arpacık, Sarıçiçek
yaylaları doğal güzelliği olan yerlerdir.
Önemli tarihi eserleri; Aşağı Kale
(Kale-i Zir), Yukarı Kale (Kale-i Bala),
Fatih Camii, Hacı Murat Hanı?dır.
Suşehri : Sivas'a 144 km. uzaklıktadır
.Önemli tarihi eserleri; Balhatun Camii
(Balkıs Hatun), Köse Süleyman Türbesi?dir.
Şarkışla : Sivas'a 81 km. uzaklıktadır.
Önemli tarihi eserleri; Aşık Veyse Müzesi,
Ulu Camii, Hardal Köyü Camii, Kale?dir.
Ulaş : Sivas'a 37 km. uzaklıktadır.
Önemli tarihi eserleri; Acıyurt Köyü
Camii, Şeyhderdiyar (Şeyh Mehmet Dede)
Türbesi?dir.
Yıldızeli : Sivas'a 45 km. uzaklıktadır.
Önemli tarihi eserleri; Şeyh Halil Türbesi,
Akcakoca Köyü Türbesi, Banaz Köyü Türbesi,
Kümbet Köyü Kalesi, Akçakale Kalesi?dir.
Zara : Sivas'a 72 km. uzaklıktadır.
Tödürge Gölü doğal güzelliği olan
yöredir. Önemli tarihi eserleri; Meydan Camii
(Çarşı Camii), Kuşan Köyü Camii,
Şeyh İbrahim El Aziz Camii,
Demiryurt Camii, Acısu Köprüsü,
Şeyh Merzuban Türbesi,
Demiryurt Kaya Mağaraları?dır
|
|
|
|
|
|
|
|
|